
Sayılarla Harbokulları’ndaki FETÖcü Tasfiye
Aşağıdaki alıntı, Fethullahçı Terör Örgütü’nün TSK’daki kadrolaşması sırasında nasıl bir metod izlediğini gözler önüne sermektedir. FETÖ tarafından mağdur edilerek TSK’dan ayrılan Emekli Albay Mustafa Önsel, Ağacın Kurdu adlı kitabında yer verdiği bu çalışmasında, FETÖ mensuplarının darbe girişimi sonrası kapatılan harbokullarını ele geçirmek adına uyguladığı kıyımı sayılarla gözler önüne seriyor. Fethullahçı doktorların sağlıksız raporu verdiği, Fethullahçı Askeri Okul hocalarının şok mangalarında süründürdüğü veya iftiralarla okuldan attığı öğrencilerin toplamı, 2008-2014 arasında, önceki 7 yıla göre kıyaslanamayacak ölçüde yüksek olmuştur.
…2009 yılı; Fethullahçı örgüt mensubu olmayıp çok başarılı olan özellikle de asker çocukları ve askeri lise mezunu öğrencilerin Harbiye’den, sayısal anlamda en fazla ayrılmak zorunda bırakıldığı yıldır.
Sağlık neden gösterilerek ayrılmak durumunda bırakılanlar dışında, Kara Harp Okulundan ayrılmak zorunda kalanların sayısı 2009 yılında rekora ulaşmıştır.
Aynı anda yaklaşık 3500 öğrencinin okuduğu Kara Harp Okulundan 2009 yılı itibarıyla ayrılan/atılan sayı 465’dir.
Bu sayıya sağlık nedeniyle ayrılanları da eklersek 500 civarında öğrenci o yıl içinde okuldan ayrılmıştır. Böyle bir durumun normal olmadığı ortadadır. 12 Eylül darbe döneminde bile bu kadar Harbiyeli okuldan atılmamıştır. Ki bu sayıya özellikle 2010 öncesi sivil liseden gelip intibak kampında ayrılanlar dâhil değildir. Kıyas anlamında şunu da ifade edeyim ki 12 Eylül 1980 darbesi sırasında Harbiye’de öğrenciydim. O zaman Harbiye’den atılan öğrenci sayısının toplamı yüzü (100) bulmamıştır.
Hazır ayrılanlardan bahis açılmışken Harbiye’de “korkunç yıllar” olarak nitelenen 2008-2014 yılları arasında, sadece Kara Harp Okulundan sağlık nedenlerinin dışında, atılan veya ayrılmaya zorlananların sayısını vereyim.
Bu sayı, sadece ayrıldığı veya disiplin gerekçesiyle atıldığı için maddi yükümlülük altına girenlerin sayısıdır. Sağlık nedeniyle ayrılanlar bu sayıya dâhil edilmemiştir;
2008 yılı 262 öğrenci, 2009 yılı 465 öğrenci, 2010 yılı 283 öğrenci, 2011 yılı 330 öğrenci, 2012 yılı 222 öğrenci, 2013 yılı 200 öğrenci, 2014 yılı 160 öğrenci.
Ya 2008 öncesi? Araştırdık. 2001-2007 arası ayrılan/atılan öğrenci sayısı yıllık en fazla 20’dir. Yukarıdaki yıllarla kıyaslar mısınız?
Daha iyi görmek için 2001-2007 yılları arası (7 yıl) ayrılan öğrenci sayısı sağlık dâhil, yaklaşık 150;
2008-2014 yılları arası (7 yıl) ayrılan öğrenci sayısı sağlık hariç, yaklaşık 2000’dir.
Sağlık nedeniyle ayrılışları katarsak bu sayının 2000’in çok üzerine çıktığını görürüz.
İki 7 yılı yüzde olarak kıyaslarsak son 7 yılda, önceki 7 yıla göre sadece Kara Harp Okulundaki atılma/ayırma ve ayrılmalarda yaklaşık yüzde 1350 artış olmuştur.
Yukarıdaki sayılara sivil liseden gelerek ilk kampta ayrılanlar dâhil değildir.
Hayatın doğal akışında böyle bir tablo normal görülebilir mi? Bunu sorumluluk sahibi komuta kademesi ve diğer ilgililere soruyorum haliyle.
Özellikle intibak kamplarında Fethullahçı örgüt mensubu olduğu iddia edilen subayların baskı ve işkencelerine dayanamayan Harbiyeliler ayrılmak zorunda kalmışlardır.
Bu baskı yukarıdaki yıllarda (2008-2014) dayanılmaz ve açık bir hal almıştır. Zaten kitabın içeriğinde, konuyla ilgili yaşayanlarından pek çok somut olay anlatılmıştır. Bu işkenceler o kadar alenidir ki komuta kademesinin haberinin olmaması düşünülemez.
İncelendiğinde atılma/ayrılma/ayırma sayıları 2014’te diğer yıllara göre ciddi miktarda düşüş göstermiştir. 2015 yılında ise çok az sayıda Harbiyeli okuldan ayrılmak zorunda bırakılacaktır. 2015 yılı itibarıyla Kara Harp Okulunda şok mangası uygulaması da kalmamıştır.
Şimdi “Aa, demek her şey düzelmiş.” diyebilirsiniz. Hemen söyleyeyim bu değişimi düzelmeye değil kökün ele geçtiğine yorun.
İddialar, artık kaynaktan yani askeri liselerden gelenlerin büyük bir çoğunluğunun da Fethullahçı örgüt mensubu olduğundan artık baskıya gerek duyulmadığı şeklindedir, (özellikle 2008 sonrası askeri lise alımlarına dikkat.
Zaten bunun Kara Harp Okulunda görevli subaylarca, “Artık 2015 yılından sonra atılma olmayacak.” şeklinde konuşulduğunun pek çok duyanı vardır.
Kaynak: Mustafa Önsel, Ağacın Kurdu: Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Şakirtlerin İşgali Mi?, 14. Baskı / s.140-142