Home Belgeler & Haberler 16 Temmuz TBMM Olağanüstü Oturumunda İdris Baluken’in Konuşması
16 Temmuz TBMM Olağanüstü Oturumunda İdris Baluken’in Konuşması

16 Temmuz TBMM Olağanüstü Oturumunda İdris Baluken’in Konuşması

0

Sayın başkan, siyasi grupların sayın başkanları ve değerli milletvekilleri,
Dünden beri halkımızın iradesi ve parlamentoya yönelmiş olan katliamcı darbe girişiminde HDP’nin fikirlerini aktarmak üzere söz almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
15 Temmuz akşamı, saat 10 sularında başlayan ve hâlâ bu saate kadar bir tehdit olarak varlığını devam ettiren, hedefi ve biçimi Türkiye demokrasisinde kaos yaratmak olan bir darbe girişimiyle karşı karşıyayız. Öncelikle partim adına bu darbeci yaklaşımı en sert biçimde kınadığımı, lanetlediğimi söylemek istiyorum. Askeri, bürokratik ve sivil hiçbir darbenin tek bir meşru sebebi olamayacağını bir kez daha ifade etmek istiyorum. Parlamentoya ve halk iradesine karşı her türlü saldırıya karşı tutumumuz bugüne kadar net ve ilkeli olmuştur. Bu darbe girişiminin de kontrol altına alınması, partimiz adına, en büyük temenni ve en büyük amaç olarak ortaya konmuştur, maalesef bu darbe girişiminde ortaya konan pervasız saldırılar sonucu 161 vatandaşımız yaşamını yitirmiş, 1440 yurttaşımız yaralanmış, halkın iradesini temsil eden parlamento bile savaş uçaklarıyla bombalanmış, helikopterler tarafından taranmıştır. Bu tablonun kendisi bile ülkemizdeki demokrasinin nasıl büyük bir tehlikede olduğunu anlamamız açısından yeterlidir. Bu kapsamda ben, dünkü katliamcı saldırılarda yaşamını yitiren bütün yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet, kederli yakınlarına ve tüm halkımıza başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyorum. Böylesi saldırılar ne dün ne bugün ne yarın asla başarıya ulaşamayacaktır. Bu tarz saldırıları yapanlar veya yapmaya niyeti olanlar, Türkiye’de halkın iradesine karşı darbe yapmak isteyenler bilmelidir ki Türkiye halkları darbeye asla boyun eğmedi, prim vermedi, bundan sonra da vermeyecek. Türkiye demokrasi mücadelesi 1960, 1971, 1980 darbelerinde, 28 Şubat’ta ve e-muhtıralarda görüldüğü üzere, askeri yollarla gerçekleşen her darbeye karşı dimdik durmuştur. Bizler de HDP şahsında bu demokrasi mücadelesinin bir parçası olma onurunu bir kez daha tüm halklarımızla buradan paylaşmak istiyoruz. Demokratik siyaseti kesintiye uğratmaya çalışan her girişime karşı HDP bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da tarihi direnişin bir temsili olarak, kendi misyonunu, görevini ve rolünü oynamaya devam edecektir. Bu kapsamda barış, demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti temelinde her türlü siyasi işbirliğini gerçekleştireceğimizi halkımıza açık ve net bir şekilde buradan ifade ediyoruz. Demokratik siyaset dışında, siyaseti dizayn etmeye çalışan hiçbir yol ve yöntem partimiz tarafından asla kabul edilmeyecektir. Değerli milletvekilleri, dün akşam 10 sularında başlayan ve sabah saatlerine kadar da şiddetini artırarak devam eden, halka, resmi ve özel kurumlara, siyasetçilere, millet egemenliğinin temsil edildiği Meclis’e, havaalanlarına, basın yayın kuruluşlarına ve ülkenin birçok noktasına dönük olarak gerçekleştirilen saldırılar, ülkemiz siyasi tarihi açısından bir kırılma noktası olarak tarihe geçecektir. 1960 ve 80 askeri darbeleri, 28 Şubat ve e-muhtıra örnekleri tipik birer askeri darbeydi. Ancak dün akşamki darbe girişimi, parlamentonun bombalanması, yüzlerce sivil insanın sokak ortasında katledilmesi, kurum ve kuruluşlara yönelik yapılan baskınlar ve havadan yapılan bombardımanlarla, tipik bir askeri darbeyi aşan, vahşet, katliam ve kaos hedefleyen çok komplike bir planla karşı karşıya olduğumuzu ortaya koymuştur. Belli ki bu saate kadar süren saldırılar, Türkiye’de siyaset kurumunu ve kamu işleyişini ortadan kaldırıp bir grup çıkar odağının Türkiye’de halka ve kurumlara tahakküm etmesini amaçlamaktadır. Bu yönüyle hedeflenenin 78 milyonun tamamının siyasi iradesi olduğunun bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyorum. Değerli milletvekilleri, Türkiye’de devleti ele geçirmeye çalışan iktidar kavgaları ve bunun yarattığı toplumsal kutuplaşmalar ülkeyi uçurumun kenarına doğru uzunca bir süre sürüklemekteydi. Bu siyasi ve toplumsal gerginliğe karşı, tek çıkış noktasının, Kürt meselesi olmak üzere Türkiye’nin köklü sorunlarının çözülmesi, hukuk devletinin güçlendirilmesi ve demokratik siyasetin köklendirilmesi gerekliliğini, halklarımız ve tarihimize karşı olan sorumluluğumuzun bir gerekliliği olarak bugüne kadar bulunduğumuz her platformda ifade ettik. Bu çözüm önerilerimizin dikkate alınmaması durumunda da işleyen darbe mekaniğinin Türkiye demokrasisini toptan ortadan kaldırmaya yöneleceği hususunda da gerekli uyarıları HDP olarak yapmaya çalıştık. Maalesef ki bütün uyarılarımıza rağmen bugüne kadar işbaşında olan bütün iktidarlar Türkiye’nin temel meselelerinin çözülmesi, demokratikleşme sürecinin gerçekleştirmesi ve ülkenin bir darbe anayasasından kurtarma noktasında maalesef halkımızın beklentilerini tam olarak karşılayamamıştır. Yine özellikle 2013 yılına kadar yanlış politikalarla güçlendirilen paralel yapının durumu, 7 Haziran seçimlerinden sonra ortaya çıkan halk iradesinin tanınmaması, bu parlamento eliyle seçilmiş siyasetçilerinin dokunulmazlıkları alınarak askere dokunulmazlığın verilmesi, halk iradesini temsil eden seçilmiş siyasetçilerin cezaevlerine gönderildiği birtakım siyasi operasyonlar maalesef demokratik siyaset ortamını çokça daraltmış ve demokratik siyaset ortamını darbecilerin açık hedefi haline getirmiştir. Bizler HDP olarak bu halkın iradesini hedef alan darbe girişimine zemin hazırlayan en önemli tarihsel gerçekliklerden birinin de özellikle 7 Haziran’dan sonra ortaya konan çatışma ve savaş politikaları olduğunu ifade etmekteyiz. Çatışmak ortam demokratik siyaset zeminini zayıflatmış, savaşın şehirlere inmesi toplum ile şiddet arasındaki kötülüğü sıradanlaştırmış, demokrasi dışı güçlere yasal ve fiili güçler katarak maalesef darbe mekaniğini canlı ve diri tutmuştur. Çatışmalı ortamın olduğu kentlerde inisiyatif sivil iradeden askeri iradeye geçmiş ve darbe mekaniğine can suyu veren birtakım demokratik uygulamalar da maalesef halklarımızın önüne gelmiştir. Bir ülkede darbe mekaniği, demokratik siyaseti ve hukukun, adaletin, eşitliğin ve özgürlüğün sağlanmadığı ortamda işler. Bu açıdan darbe ihtimali üzerinden düşündüğümüzde 15 Temmuz’da yaşanan bu darbe girişimi, darbelere yol veren zemin yok edilmeden, demokrasiye izin veren özgür zemin geliştirilmeden asla ve asla sonlanmayacaktır. 15 Temmuz saldırısı ve darbe girişimi çok şükür ki umduğunu bulamamış, bilakis halklarımızın doğru siyaset grubunun doğru tavırlarıyla, güçlü demokrasi mesajlarıyla alt edilmiştir. Bugün itibariyle siyasi iktidar başta olmak üzere önemli görev ve sorumluluklar düşmektedir. Özellikle bu saldırının ortaya çıkmış olduğu zemin üzerinde siyaset grubunun tekrar şapkayı önüne koyması ve temel politikaları tekrar tartışmaya başlamasının hayati olduğunu düşünmekteyiz. Dün olduğu gibi, bugün de darbenin panzehrinin barış ve demokrasi olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Barış ve demokrasinin tahsis edilmediği bir yerde darbe ihtimali her zaman vardır ve maalesef var olmaya devam edecektir. Dün Ankara’da tankları ve savaş uçaklarını ortaya çıkaran tehlikeyi bu bakış açısı üzerinden değerlendirmemiz gerekiyor. Demokratik siyaset esas haline getirilmediği sürece ağustos ayından beri bu Meclis kürsüsünde de defalarca ifade ettiğimiz Cizre’de, Sur’da, Nusaybin’de, Şırnak’ta, Silopi’de, Silvan’da, Lice’de, Yüksekova’da yaşananların Ankara’da, İzmir’de, İstanbul’da, İç Anadolu’da, Karadeniz’de, Ege’de, Akdeniz’de yaşanma ihtimaline hep dikkat çektik, ne yazık ki bunu anlamamız için dünkü darbe girişimini yaşamamız beklendi. Ancak 15 Temmuz’da halklarımızın kimsenin kimliğine bakmadan, ırkına, diline, dinine sorgulama yapmadan eşitlikçi bir tavır sergilemesi ve demokrasiden yana duruşu hepimizde gelecek için büyük bir umut yaratmıştır. Bu kapsamda başta siyasi iktidar olmak üzere tüm siyaset kurumları Türkiye’nin demokratikleşmesine dair bu hayati aciliyeti bir an önce gündemlerine almalıdır. Tüm siyaset kurumları ve sorumluluk makamları ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı dilden vazgeçmek, insan hakları ve özgürlüğüne dayanan bir hukukun oluşması, siyasi operasyonlara son verilmesi, antidemokratik anlayışların sonlandırılması, ülkeye refah, barış ve huzur getirilmesi için üzerine düşen sorumluluğu bir an önce yerine getirmelidir. Değerli milletvekilleri, 15 Temmuz’da gerçekleşen bu hain darbeyi ve bu katliamcı saldırıları bir kez daha amasız, fakatsız ve ancaksız şiddetle kınıyoruz. Hükümetin bugünden tezi yok ülkede demokratik siyasetin güçlendirilmesi konusunda muhalefet partileriyle birlikte hareket etmesi, dünden bugüne yaşananları, halkımıza ve kamuoyuna bütün gerçeklikleriyle birlikte açığa çıkararak açıklaması son derece önemlidir. Ülkemizi darbeler sarmalından çıkarıp, demokrasi adasına dönüştürmek için önemli bir milatla karşı karşıyayız. Bu miladın gerçekleşmesi ve dün yaşananlarla karşı karşıya kalındığından ötürü siyasi parti ve şahıs çıkarlarının arka planda tutulması hususunda tüm siyasetin, sivil toplumun, emek güçlerinin duyarlı tavrını olumlu bulduğumuzu ve bu tavrın sonuna kadar devam etmesi gerektiğini bir kez daha ifade etmek İstiyorum. Son olarak buradan bütün halklarımıza çağrı yapıyoruz, karşı karşıya olduğumuz demokrasiye saldırı girişiminin amaçlarından biri toplumdaki kutuplaşmayı artırmak, kaos yaratarak içsavaşın kapılarını aralamaktır. Bu kapsamda kaos isteyenlerin amaçlarına hizmet etmemek için hiç kimse bir diğerine şiddet ve zor yöntemlerini kullanmamalıdır. Demokratik tepkilerini olabildiğince ortaya koyan halkımızın duruşu ne kadar önemliyse bu şekilde ülkemize de yakışmayacak olan birtakım şiddet manzaralarının ortaya çıkması da o düzeyde yanlış ve etkili olacaktır. O nedenle önümüzdeki dönem açısından bu bilinçle, bu sorumlulukla kendi söylemlerine, kendi sorumluluklarına ve pratiklerine dikkat etmesi gerekir. Demokrasi halkın yönetimi demektir. Kaos ise demokrasi karşıtlarının amacı tüm sorunlarımızın yegâne amacı. Tüm sorunlarımızın çözümünün demokrasi ve barışta olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum ve bu vesileyle parlamento bünyesinde bu darbe sürecini tüm ayrıntılarıyla ortaya çıkaracak ve geleceğe dair gerekli demokratik önlemleri alacak her türlü bilgi ve belgeye ulaşmaya, araştırma yapmaya tam yetkili her siyasi partiden eşit sayıda olmak kaydıyla bir komisyonun kurulmasının önemini hatırlatır, hepinize bir kez daha saygılarımı sunarım. Bütün halklarımıza da buradan bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi iletirim.

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir