Home Belgeler & Haberler 16 Temmuz TBMM Olağanüstü Oturumunda Kemal Kılıçdaroğlu’nun Konuşması
16 Temmuz TBMM Olağanüstü Oturumunda Kemal Kılıçdaroğlu’nun Konuşması

16 Temmuz TBMM Olağanüstü Oturumunda Kemal Kılıçdaroğlu’nun Konuşması

0

Sayın başkan, değerli milletvekilleri; siyasi partilerimizin saygıdeğer başkanları, bizleri televizyonlarında izleyen saygıdeğer yurttaşlarım;
Türkiye Cumhuriyeti bize altın tabak içinde sunulmadı. Türkiye Cumhuriyeti devletini acıyla, kanla, gözyaşıyla kurduk. Yeniden bir devlet kurmak için verdiğimiz mücadele bütün dünyanın saygısını kazandı. Mazlum devletlere örnek bir devlet kurduk. Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak da demokrasiyi kuranların çocuklarına vasiyetidir. Değerli milletvekilleri, demokrasiyi kurmak, geliştirmek, derinleştirmek kolay değildir. Tarihin her evresinde bunu görürüz. Biz de demokrasi uğruna ağır bedeller ödedik. Dikkat buyurunuz, hatırlayınız, bu ağır bedeller hep darbe dönemlerinden sonra olmuştur. Değerli milletvekilleri, açıkça söyleyelim, dün yaşadığımız olay doğrudan bir darbe girişimidir, demokrasimize, milletimize, tarihsel birikimimize yapılmış açık bir saldırıdır. Oysa biz demokrasimizi güçlendirmek, daimi kılmak için anayasamıza öyle maddeler koyduk ki değiştirilmesi dahi teklif edilemez. Nedir bunlar? örneğin; Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir diyoruz. İşin anahtarı da aslında burada… Her koşulda demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, laikliği savunmak hepimizin ortak görevi ve paydası olmalıdır. Kuşkusuz dün demokrasiye yapılan saldırıyı grubum adına, bize oy veren bütün kitleler adına, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları adına açıkça lanetliyoruz.
Olay hepimizde derin üzüntü yarattı. Ve fakat ne mutlu ki bu süreç siyasette başından beri olması gereken bir ortak paydada bizi birleştirdi. Nedir bu ortak payda onu söyleyeyim. Bu ortak payda Türkiye ve demokrasisine bağlılığıdır Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin… Demokrasiyi geliştirmek ve derinleştirmek hepimizin ortak paydası oldu. Bu bize gurur ve onur veriyor ancak bunu sadece dilimizle değil yüreğimizle de söylemeye devam edeceğiz. Değerli milletvekilleri, demokrasi aynı zamanda üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğüdür. Demokrasi aynı zamanda anayasa ve ettiğimiz yemine bağlılık demektir. Demokrasi aynı zamanda düşünce özgürlüğü demektir. Demokrasi aynı zamanda medya özgürlüğü demektir. Demokrasi aynı zamanda tarafsız ve bağımsız yargı demektir. Demokrasi aynı zamanda güçler ayrılığı demektir. Demokrasi aynı zamanda din ve vicdan özgürlüğü demektir. Ve demokrasi aynı zamanda hukuku ve demokrasiyi katledenlere karşı direnme hakkı demektir. Dün halkımız meydanlara çıktı, darbeye karşı direnme hakkını kullandı. Hukukun çiğnendiği, hukukun üstünlüğünün reddedildiği hallerde… Mesela demokrasinin darbeyle yok edilmesi istendiği takdirde direnme hakkının ne kadar meşru olduğunu dün gördük. Direnme hakkına bundan daha güzel bir örnek verilemez. Değerli milletvekilleri; şunu hiç kimse unutmasın, bu Meclis sonuna kadar demokrasiyi savunacaktır. Bundan hiç kimsenin endişesi olmasın. Bu Meclis cumhuriyetin değerlerini de sonuna kadar savunacaktır, bundan da kimsenin endişesi olmasın, Değerli Milletvekilleri, bu Meclis’e düşen tarihi bir sorumluluk var. Hep birlikte cumhuriyet ve özgürlükçü demokrasi bağlamında cepheyi genişletmek zorundayız. Dolayısıyla, benzer olayların tekrarlanmaması için herkes bu tarihi sorumluluğun gereğini yerine getirmek zorundadır, öte yandan bu girişim bize şunu açık ve net gösterdi, bu girişimi parlamenter sistemimizin önlediğini de unutmamak gerekiyor. Bu, parlamenter demokratik geleneğimizin bize kazandırdığı bir mirastır. Bu mirasa sahip çıkmak da hepimizin ortak görevidir. Darbenin bastırılması ayrıca parlamenter demokratik sistemimizin ulaştığı yeri de göstermektedir. Ayrılık yok, gayrılık yok, demokrasi yolunda, konusunda sonuna kadar birlikte mücadele var. Bu parlamenter demokrasi sistemimizin olgunluğunu gösteren, hangi noktaya ulaştığımızı gösteren en önemli olaydır değerli arkadaşlarım Türk siyasal tarihinde.
Değerli milletvekillerim, ilerde bu darbe girişimi nasıl önlendi diye tarihçiler oturup araştıracaklar; bu ülkede korkusuz, demokrat ve Özgürlükçü kalmış bir medyamız var. Her türlü eziyete rağmen özgür kalmış medyamız darbecilerin yolunu kapattı, özgürlüğün yolunu gösterdi. Dün televizyonlarımızın başında otururken bu gerçeği hepimiz gördük. Hem de hepimizin gözleri önünde canlı yayında medya dün halkın doğru bilgilendirilmesini sağladı. Halka direnme hakkını kullanma konusunda cesaret verdi. Medyaya bu konuda yürekten teşekkür ediyorum. Neden medya özgürlüğü diye ısrarla ama ısrarla söyledik. Medya özgürlüğü çağdaş demokrasilerde, yasama, yargı ve yürütmeden sonra 4. büyük güç. Artık bu gücün hepimizin önünde olduğunu da hepimiz bilelim değerli milletvekilleri. Yalnız eklemek zorundayım; siyasi partilerin darbe karşısında gösterdiği ortak tavır, cumhuriyet ve demokrasiye bağlılık konusunda özeleştiri yapma fırsatını da bize sundu, çünkü demokrasi geliştikçe Türkiye dünyanın saygın ülkelerinden biri olacaktır. Bu konuda en ufak bir endişemiz yok. Bu darbe girişiminden sonra her siyasi partinin oturup bir özeleştiri yapması tarihin zorunlu kıldığı bir durum, bir zorunluluktur. Bu darbe girişimiyle ilgili olarak, değerli milletvekilleri, her türlü darbeye karşı olmak bu parlamentonun görevidir. Darbecinin kimliği ve amacı ne olursa olsun, teröre karşı nasıl ortak bir tavır koyuyorsak, bir tepki gösteriyorsak, demokrasi üzerindeki vesayete karşı da ortak tavır, ortak hedef koymalı ve mücadele etmeliyiz. Demokrasi üzerindeki vesayeti asla kabul etmemeliyiz. Mademki milletin takdiriyle buraya geldik, mademki milletin oyu çok değerlidir, mademki milli irade çok değerlidir. Demokrasi üzerinde, kim olursa olsun, makamı mevkii ne olursa olsun, rütbesi ne olursa olsun, üzerinde, demokrasi üzerinde vesayete bu parlamento asla izin vermemelidir, vermeyecektir de. Korumaya yemin etiğimiz, demokratik, laik hukuk devleti bütün bu sorunlarımızın aslında çözüm anahtarıdır değerli arkadaşlar. Dün burada her partiden milletvekilimiz, el ele, yan yana mücadele ettiler. Büyük saldırılara karşı birlikte göğüs gerdiler, patlayan bombalar altında demokrasiye sahip çıktılar. Yarın da hepimiz ortak akılla, uzlaşı kültürü içinde Türkiye’nin sorunlarını çözmek için birlikte çalışmak zorundayız. Bu bizim halkımıza vereceğimiz, vaat edebileceğimiz güzel bir olaydır. Yaşadığımız tüm sorunları tam demokrasi, daha fazla özgürlük ve adalet içinde çözebiliriz çünkü özgürlüklerin kısıtlanması adaletin tek taraflı hale getirilmesi, sorunların çözümü değil sorunların kendisidir değerli milletvekilleri. Demokrasiye gelen her tehdit de Türkiye’ye yönelen bir tehdittir. Anayasa ve Türkiye hukukunun dışına çıkanlar kim olursa olsun bunun bedelini mutlaka ödemeliler. Değerli milletvekilleri, önümüzde çok kritik bir dönem olduğu gerçeğini kabul etmeliyiz. Bu dönemi soğukkanlılıkla, devletin vakarına ve ciddiyetine yakışan bir anlayışla yani hukuk içinde kalarak atlatmamız gerekmektedir. Hukuktan vazgeçmeyeceğiz çünkü devlet, hukuk içinde devlettir. Adalet mülkün, yani devletin temelidir. Kim adaletten saptıysa hukukun içinde yargılayacağız, önyargılardan uzak adaletin eline teslim edeceğiz. Devletin saygınlığına ve vakarına düşen de budur.
Bu duygu ve düşüncelerle, bu saldırılar sırasında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa, milletimize de başsağlığı diliyorum. Halk arasında, gerilimi tahrik ve teşvik edici üslup ve girişimlerden kaçınılması gerektiği vurgusuyla Türkiye’nin bir daha böyle acı günler yaşamamasını diliyor, yüce Meclis’i demokrasi dileğimle saygıyla selamlıyorum.

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir